Hasan Ali Toptaş'ın 'Gölgesiz'
Muhtar, Türkiye'nin idari durumunun en alt basamağıdır. Yerli halk tarafından şehir mahallelerinden ve kırsal köylerden sorumlu seçilen ülke genelinde 50 binin üzerinde muhtar var. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2015 yılından bu yana ülkenin muhabirleri başkanlık sarayında 43 (ve sayım yapan) miting düzenledi. Fakat genel olarak, yerli halkın gündelik kaygılarına pragmatik olarak odaklanan sıkı bir şekilde politik olmayan kişiler olarak görülürler.
Uzak bir Anadolu köyündeki bir muhtarın sıkıntıları, Türkiye'nin en ünlü çağdaş romancılarından Hasan Ali Toptaş'ın "Gölgörevsiz "'in merkezindedir. Kitap, 16 yıl boyunca seçilmesinden sonra dinlenerek, isimsiz kalan muhtarla birlikte açılıyor. Köyü müreffeh ve sakin, ama yakında bir dizi huzursuz olay ortaya çıkmaya başlıyor: İnsanlar aniden yok oluyor, yok oluyor ya da birbirlerine karışıyorlar. Köy, yerinden oynamak için bir lanet konuşmaya yol açan, yöngensiz bir sarmal halinde gönderildi.
Okuyucu da yönlendirilir. Başka yerlerde, uzak bir şehirde bir berber dükkânı okuyoruz. Buraya, köyün berber dükkânından izi kalmadan ortadan kaybolan Nuri yürür. Sanki rüyadan girer, aldatıcı belleğinin iplerini kavrayamaz. Diğer müşteriler de oraya nasıl geldiklerini hatırlamak için benzer şekilde gelip gidecekler. Köy, tavşan deliğine doğru döndüğünde ve berberlerin müşterileri geçmişlerini izlemek için mücadele ederken birbirine eğimli olarak yansıtan iki paralel evrene tanık oluyoruz.
Kaybolanlardan şaşkına dönen muhtar, "yeni bir talihsizliğe sadece ekleyerek" "büyük bir umutsuzluğun" köye yerleştiğini öne sürüyor. Müttefikleri bekçisi, olanlarla ilgili hiçbir teori bir araya getiremediğini söylüyor: "Hiçbir şey sığmıyor. Bu köydeki her şey dakikaya göre daha karmaşıklaşıyor. İlk şeyler tuhaf ve sonra yabancılaşıyorlar ... Sanki lanetli gibi. Nereye bakarsam yapayım ne yaparsam yapayım derine sürüklen. "
En şok edici şey, köy güzelliklerinin "Güvercin" in kaçırılmasıdır (Güvercin Türkçesi). Kaybolmasına cevaben köy kendine dönüp paranoyaya dönüşüyor. Hem Tanrı hem de hükümet tarafından unutulmuş gibi görünüyor ve romanda, uzak bir köy ile etkileyici bir merkezi devlet arasındaki mesafeyi tasvir ediyor. Bu, ikisinin mitlerin nasıl birbirine karıştıklarını ve kendi yetersizliklerini örtmek için yanlış anlamalarını gösterir.
Topluluğun söylenmemiş, suçsuzluğunun açıklamaları, bazen Gabriel Garcia Marquez'in "Bir Ölüm Hikayesi Habercisi" ni hatırlatıyor. Toptaş ayrıca Marquez'in fantazmagorik ve esrarengiz için yaptığı tadı paylaşıyor. Fakat "Gölgesiz" Kolombiyalı romancının çalışmalarına göre daha az doğrudan ve hatta daha da zor. Ayrıca değerli küçük mizah da var: Toptaş son derece ciddidir, bu da 300 sayfadan fazla yıpranabilir.
1995 yılında Türkiye'de yayınlanan "Shadowless", daha da gizemli "Kayıtsız" sonra İngilizceye tercüme edilecek ikinci Toptaş romanıdır. Bu romanın üstünde, daha emin adımlarla ve daha odaklanmış bir sınıftır. Çeviri de daha keskin - "Kayıtsız" un aksine, Maureen Freely ve John Angliss, Toptaş'ın uzun ve cümlecül dolu cümleleri tekrarlamaya çalışmıyorlar. Bunun yerine onları daha sindirilebilir küçük parçalara bölerler ve paradoksal olarak anlatı akışını daha hipnotik hale getirir.
Nihayetinde "Gölgesiz" yanıtlar kadar çok soru bırakıyor. Toptaş, çekici bir çerçeve oluşturuyor ve okuyucu alanını noktalara katılmak için bırakıyor.