Asım'ın Nesli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy'un hayatının tıpkı eserleri gibi derslerle, örneklerle, ilhamlarla dolu olduğunu belirterek, "Sahici, samimi bir hayat süren Mehmet Akif, esasen bir merhamet şairidir. Kendisi büyük bir yoksulluk içinde yaşarken, soğuktan titreyerek yazdığı İstiklal Marşı'nın 500 liralık para ödülünü fakir kadınlara ve çocuklara nakış öğreten Dar'ül Mesai vakfına bağışlamıştır" dedi.
"Asım'ın Neslinden Bir Usta Recep Tayyip Erdoğan Programı"nda konuşan Erdoğan, yarın vefatının 79. yıl dönümü idrak edilecek vatan şairi, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'u bir kez daha rahmetle, hürmetle, minnetle yad ettiğini söyledi.
Erdoğan, Ersoy'un, 27 Aralık 1936'da soğuk bir kış akşamında İstiklal Caddesi'ndeki Mısır Apartmanı'nda son nefesini verdiğini hatırlatarak, "Mehmet Akif, 'Yarabbi, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtma' niyazını bizlere vasiyet bırakarak 79 yıl önce hayata gözlerini yumdu. O, İstiklal Marşı'nı bu millete, özellikle de gençlere emanet bıraktı. Allah ondan razı olsun. Lütfu, şefkati, merhametiyle kuşatsın" dedi.
Bu akşam kendilerini bir araya getiren, böylesi müstesna bir atmosferi yaşamalarına vesile olan Sanat, Düşünce, Eğitim Derneği (SADED) yöneticilerine ve gönüldaşlarına şükranlarını sunduğunu aktaran Erdoğan, katılımlarıyla programa heyecan, coşku katan, gözlerindeki ışıkta 2023'ün Türkiye'sini gördüğü Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi öğrencilerine ayrıca teşekkür ettiğini söyledi.
Ayrıca, Üsküdar Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerine, mezunu olmakla iftihar ettiği İstanbul Anadolu İmam Hatip Lisesi mezun ve mensuplarına teşekkür eden Erdoğan, "Tüm gençlere teşekkür ediyorum. Gerçekten duygulandığım, gözlerimin dolduğu ancak göğsümün kabardığı hitaplarından ötürü de kendilerini tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Büyük gelecekler, büyük geçmişlerin bilgi ve birikimiyle kurulur" anlayışıyla hak yolunda yürüyen SADED'e çalışmalarında başarılar dileyerek, şöyle devam etti:
"Derneğimizin bilhassa gençliğimizi değerleriyle yeniden buluşturacak, onlara kadimi, geleneği, tevarüs ettirdikleri engin mirası keşfettirecek projelerini çok önemsiyorum. İnançtan hayata, gelenekten geleceğe, yerelden evrensele, insandan cemiyete uzanan kadim bir çizgiyi inşallah gelecekte de ısrarla, inançla, aşkla devam ettireceklerine inanıyorum. Biz de onların hayırlı çalışmalarında, gençlerimizin ufkunu, yolunu açan çalışmalarında kendilerini desteklemeye devam edeceğiz."
- "Onun hayatı tıpkı eserleri gibi bizim için derslerle doludur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif için "Hayatı eserlerinden çok daha muhteşem bir şiir" denildiğini aktararak, "Onun hayatı, tıpkı eserleri gibi bizim için derslerle, örneklerle, ilhamlarla doludur. Sahici, samimi bir hayat süren Mehmet Akif, esasen bir merhamet şairidir. Kendisi büyük bir yoksulluk içinde yaşarken, soğuktan titreyerek yazdığı İstiklal Marşı'nın 500 liralık para ödülünü fakir kadınlara ve çocuklara nakış öğreten Dar'ül Mesai vakfına bağışlamıştır" diye konuştu.
Ersoy'un, şiirleriyle birlikte fikrini ve tüm hayatını millete vakfetmiş bir dava adamı olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"İstiklal Harbi sırasında dostu, yol arkadaşı Eşref Edip ile şehir şehir, kasaba kasaba dolaşarak vaazlarıyla, yazılarıyla Anadolu'da bağımsızlık ateşini harlamış, Kuvayımilliye ruhuna can katmıştır. Kendisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde ders vermiş bir Darülfünun hocasıdır. Arapçayı, Farsçayı, Fransızcayı çok iyi bilen, dini ilimlere vakıf bir İslam alimidir de aynı zamanda. Sırat-ı Müstakim dergisindeki yazılarıyla millete ışık tutan bir ediptir. Buna rağmen Anadolu'ya doğru yola çıktığında Akif'in cebinde kaç kuruş vardı biliyor musunuz? 36 kuruş. Çünkü o derdin, çilenin, mesuliyetin çok genç yaşta olgunlaştırdığı bir gariptir. Doğduğu topraklar artık kendini tüm varlığıyla ait hissettiği vatanın sınırları dışındadır. Gözleri önünde 600 yıllık bir cihan devleti parça parça koparılmış, geriye kalan son toprağımız Anadolu da işgal edilmiştir. İşte bunun için Mehmet Akif, İstiklal Savaşımıza dört elle sarılmıştır. Anadolu da düşerse ümmetin umut kapılarının tamamen kapanacağından endişe etmiştir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu'da bir kültür merkezinin, okulların, camilerin yakıldığını belirterek, "Şimdi bir de bu ülkede topraklarımızı bölmekten, böleceklerinden bahsediyorlar. Bir defa gençler, hiç üzüntüye kapılmanıza gerek yok. Allah'ın izniyle bu ülkede herhangi bir operasyona, herhangi bir ameliyata asla ve kat'a müsaade etmeyiz" dedi.
"Asım'ın Neslinden Bir Usta Recep Tayyip Erdoğan Programı"nda konuşan Erdoğan, İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy'un 1918'de yazdığı "Alınlar Terlemeli" şiirinden "Cihan alt üst olurken seyre baktın, öyle durdun da / Bugün bir serseri, bir derbedersin kendi yurdunda / Hayat elbette hakkın, lakin ettir haykırıp ihkaakı / Sağırdır kubbeler, bir ses duyar Da'va-yı istihkaak / Bu milyarlarca davadan ki inler dağlar, enginler / Oturmuş, ağlayan avare bir mazlumu kim dinler" dizelerini okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında "Mehmet Akif, ağlayan bir mazlum olmak yerine mücadele eden, hakkının peşine düşen bir dava adamı olmayı tercih etmiştir. Buna rağmen İstiklal Marşı'nı yazdığı yeni devletinin gadrine uğrayıp mülteci durumuna düşmekten de kurtulamamıştır. Sürgün olarak 11 yıl yaşadığı Mısır'daki günleri hastalıkla, yoklukla, parasızlıkla, en acısı da vatan hasretiyle geçmiştir. Sonunda vatanına kavuşabilmiştir ama hayatı gibi ölümü de hüzünlü olmuştur. Dünyada cenaze namazına devlet erkanının katılımı yasaklanan belki de tek milli şairdir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sözlerini, Ersoy'un cenazesine katılan, o acı güne şahit olan bir üniversite öğrencisinin gördüğü manzaraya ilişkin ifadeleriyle sürdürdü:
"Biz birkaç öğrenci, Akif'in cenazesinin Beyazıt Camisi'ne gelmesini bekliyorduk. Bir süre sonra bir cenaze arabası yanaştı. İki kişi üstünde örtü bile olmayan tabutu indirmeye çalışıyordu. Cami avlusunda Akif'in cenazesini bekleyen birkaç üniversite öğrencisi de tabutun fakir ve örtüsüz haline acıyıp yardım etmek istedi. Cenazenin yanına yaklaşınca bu tabutun Mehmet Akif'e ait olduğunu anlayan öğrenciler ağlamaya başladı. İçlerinden birisi koşa koşa yakındaki lokantanın bayrağını alıp getirdi ve vatan şairinin tabutunun üzerine örttü. Namaz vaktine kadar olan kısa süre içinde yüzlerce üniversite öğrencisi Akif'in cenazesine akın etti. Vatan şairinin tabutu, üniversiteli gençlerin omuzlarında tekbirlerle Edirnekapı Şehitliği'ne kadar taşındı."
- "Onun tek umudu gençlikti"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un son yolculuğuna işte bu şekilde uğurlandığına işaret ederek, "Sevgili gençler, bakın bu milletin tarihinde neler olmuş neler... Düşünün bir istiklal şairine devlet erkanından kimse onun ölümünde uğurlamaya gelmiyor, gelemiyor. Nerelerden geçtik, hamdolsun şimdi neredeyiz" dedi.
Mehmet Akif Ersoy'un her şeyden önce bir istiklal ve istikbal aşığı olduğunu dile getiren Erdoğan, Ersoy'un, Asım'ın neslini yetiştirmek için ter döken bir muallim, fikir işçisi olduğunu ve ömrü boyunca bunun mücadelesini verdiğini söyledi.
"Onun tek umudu gençlikti. Nitekim ebedi istirahatgahına da hayatını adadığı o gençlerin omuzlarında gitti. Onun hayal ettiği gençlik, Paris'e gitmeden önce millete Fatih Camisi'nin minaresinden, gelince de Eyfel Kulesi'nden bakan, yani kendine, değerlerine yabancılaşan bir gençlik değildi" diyen Erdoğan, onun için gençlere Ersoy'un kabrini ziyareti ihmal etmeme önerisinde bulunarak, vatan şairinin hayırla bir de kabri başında yad edilmesini istedi.
Erdoğan, Ersoy'un özellikle tarihine, medeniyetine, kültürüne sahip çıkan, bu birikimi batının bilgisiyle, tekniğiyle tahkim eden bir gençlik peşinde olduğunu aktararak, "Bu gençlik, 'Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem' diyen cesaret abidesi bir gençliktir. Bu nesil hem kendi ilim pınarlarından doya doya içen hem de nerede yeni, faydalı, müspet varsa onu bulup getiren, alıp kullanan bir gençliktir. Yine kendi ifadesiyle, eskiyi eski olduğu için atmayacak, yeniyi de yeni olduğu için almayacak incelikte, böyle bir keskin şuura sahip bir nesil hayal ediyordu Akif. Mehmet Akif, toplumu doğruya, iyiye, hakka yöneltecek şeyin eğitim ve ilim olduğuna inanıyordu" şeklinde konuştu.
- "Akif, eğitimi Çanakkale mücadelesiyle aynı mesafede ve değerde görüyordu"
Mehmet Akif Ersoy'un toplumu doğruya, iyiye ve hakka yöneltecek şeyin eğitim ve ilim olduğuna inandığını, amacının toplumun kuruyan, kurutulan pınarlarını bilgi, ilim ve hikmetle doldurmak olduğunu vurguladı.
Ersoy'un bunun için eğitimi Çanakkale mücadelesiyle aynı mesafede ve aynı değerde gördüğünü dile getiren Erdoğan, onun gözünde Asım'ın neslinin, milletin bağımsızlık mücadelesini bilgiyle, ilimle, irfanla sürdürecek, Çanakkale Destanı'nı gerçek zaferle taçlandıracak bir nesil olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Mehmet Akif'in Asım'ının merhum Cemil Meriç'in "Haluk bir cins isimdir, tarihten kaçanların ismi" dediği yabancılaşmış, ruh kökünden kopmuş genç tipinin zıddı olduğunu anlattı.
"Bizim son 200 yıllık siyaset, kültür ve sanat hayatımız aslında Tevfik Fikret'in Haluk'u ile Mehmet Akif'in Asım'ının mücadelesinin tarihidir" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir tarafta yerli ve milli olan vardır, diğer tarafta belli mahfillerin taklitçiliğini aydın olmak sananlar vardır, Geziciler vardır. Bir tarafta bu millete hizmet edenler vardır, diğer tarafta milleti tahkir edenler, aşağılayanlar vardır. Bir tarafta 'hakimiyet milletindir' diyenler, diğer tarafta milleti mümeyyiz görmeyen vesayetçiler vardır. Bir tarafta bu ülkenin gençlerinin geleceği için canını siper edenler, diğer tarafta gençleri kör ideolojilerine kurban edenler vardır. İşte şu anda Güneydoğu'da, Doğu'da yaşananlar, orada gençlerimiz için örülen ağlar. Bir tarafta ihya ve iman edenler vardır, diğer tarafta yakıp yıkanlar vardır. Bir tarafta herkes için hak, adalet ve özgürlük mücadelesi verenler, diğer tarafta sadece kendi grupları, kendi çıkarları için çalışanlar vardır. Tüm bunlar gençler, size ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Bugünün Türkiyesinde de aynı saflarda, aynı mücadele devam etmektedir."
Erdoğan, son 13 yıldır bu ülkeye faydalı bir nesil yetiştirmenin, Asım'ın neslini ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiklerini ifade ederek, bu mücadeleyi de 78 milyonun tamamı için yaptıklarını söyledi.
- "Bu ülkede herhangi bir operasyona müsaade etmeyiz"
Bu ülkenin hiçbir gencinin heba olmasına, yitip gitmesine gönlünün razı olmadığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dün televizyon ekranlarında izlemişsinizdir. Güneydoğu'da bir kültür merkezini ateşe veriyorlar. İçinde genç yavrularımız var. Bunlar yanarak şehit olabilirlerdi. Rabbimin lütfuyla elhamdülillah kurtarıldılar. Okulları yaktılar. Bu okullarda da yavrularımız gidebilirdi. Camilerimizi yaktılar, hala yakıyorlar. Lafa gelince de utanmadan, sıkılmadan barış kelimesini hiç de yakışmıyor ya ağızlarına alıyorlar. Şimdi bir de bu ülkede topraklarımızı bölmekten, böleceklerinden bahsediyorlar. Bir defa gençler, hiç üzüntüye kapılmanıza gerek yok. Allah'ın izniyle bu ülkede herhangi bir operasyona, herhangi bir ameliyata asla ve kat'a müsaade etmeyiz. Zira biz şu terbiyeyle yetiştik. 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' diyerek yetiştik. Onun için 'Rabia' dedik, 'tek millet' dedik, 'tek bayrak' dedik, 'tek vatan' dedik, 'tek devlet' dedik. Zira 78 milyon tek milletiz. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle, Arabıyla, Boşnakıyla, Romanıyla 78 milyon tek millet. Çünkü biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "tek bayrak" dediklerini, bayrağın renginin şehitlerin kanı, hilalin bağımsızlığın ifadesi, yıldızın da şehidin kendisi olduğunu belirtti. Erdoğan, 780 bin kilometrekareyle bu vatanın Türkiye Cumhuriyeti'nin toprakları olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülke, en değerli sermayesini, yani gençlerini kışkırtmalara, provokasyonlara, kirli hesaplara kurban verdi. Bir dönem bu ülkenin gençleri, sağ-sol diye birbirine kurşun sıktı. Maalesef bu ülkenin kimi kandırılmış gençleri, Gezi olaylarında olduğu gibi sokaklarda, meydanlarda bir piyon gibi kullanıldı. Bu ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolusundan binlerce genç, Kandil'de kurulan insan pazarında bozuk para niyetine harcandı" dedi.
Erdoğan, Sanat Düşünce Eğitim Derneği'nce (SADED) düzenlenen "Asım'ın Neslinden Bir Usta Recep Tayyip Erdoğan Programı"ndaki konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin içinde bir başka devlete asla müsaade edilemeyeceğini belirterek, "Hiç endişeniz olmasın. Zira biz sadece Rabbimizin huzurunda rükuda eğiliriz, başka eğilmek yok bize" ifadelerini kullandı.
Bu milletin geçmişte çok acı yaşadığını, ülkenin en değerli sermayesi olan gençlerini kışkırtmalara, provokasyonlara ve kirli hesaplara kurban verdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir dönem bu ülkenin gençleri, sağ-sol diye birbirine kurşun sıktı. Maalesef bu ülkenin kimi kandırılmış gençleri, Gezi olaylarında olduğu gibi sokaklarda, meydanlarda bir piyon gibi kullanıldı. Bu ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolusundan binlerce genç, Kandil'de kurulan insan pazarında bozuk para niyetine harcandı. Aynı şekilde ekmeğinin peşinde yurtdışına giden vatandaşlarımızın evlatlarından, o en alttakilerden benliğinden kopanlar, yitip gidenler oldu. İşte bugün de üniversitelerimizde bir grup gencimiz diğerlerinin eğitim haklarını... Utanmak yok, sıkılmak yok, ODTÜ'de namaz kılan gençlerin üzerine saldırıyorlar. Ben buradan sesleniyorum. Yönetici kadrolar lafa geldiği zaman 'Özgürlükçüyüz' diyorlar. Sizin neyiniz özgürlükçü? Ellerine geçirdikleri bir dokunulmazlık zırhını bunlar maalesef bu tür aleyhte kullanma gayreti içerisine giriyorlar. Böyle bir şey olamaz, olamaz. Gereği neyse bunun da YÖK tarafından yapılması gerekir. Tabii ki Cumhurbaşkanlığı makamı olarak bizler bunun da takipçisi olacağız ama bunlar yönetim olarak hiçbir zaman 'özgürlükçüyüz' diyemezler."
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da pek çok çocuğun, gencin, asla kendilerinin olmayan bir kavganın içinde birer ikişer kaybolup gittiğini belirten Erdoğan, "Halbuki biz tıpkı Mehmet Akif gibi, elindeki çivili sopalarla, eğitim görenlere, namaz kılanlara hücum eden değil, elindeki molotofla, kaleşnikofla, roketatarla devletine, kendi halkına saldıran değil, Asım'ın nesli bir gençliği görmek istiyoruz" diye konuştu.
Gençlerin farklı olması, farklı fikirlerden, dünya görüşlerinden olmasının daima bir zenginlik olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu ülkenin en büyük hazinesi, üniversite kürsülerinde, amfilerinde, sınıflarında gençlerimizin görüşlerini özgürce ifade edebilmesi, tartışabilmesidir. Fikri olmayan insan şiddete sığınır. Üniversitelerde ve sokaklarda şiddet uygulayanları, fikirleri olmadığı için bu yola başvuran zavallılar olarak görüyorum. Bu durumda karşımızdakiler birer genç olmaktan, üniversite öğrencisi olmaktan, mazlum olmaktan çıkar, sadece birer adli suçlu haline gelir. Benim gönlüm böyle bir manzaraya asla razı değil. Gerek üniversitelerimizdeki gerekse hendeklerin gerisindeki gençlerin en kısa zamanda kendilerine, ailelerine, milletimize ve insanlığa faydalı bireyler haline dönüşmesini temenni ediyorum."
Erdoğan, bölgenin belediyelerine, "Bu tür hendekler kazmayı bırakın da temsilcisi olduğunu iddia ettiğiniz benim Kürt kardeşlerime o belediyenin iş makineleriyle lütfen hizmet veriniz. Onların çöplerini toplayınız. Suyu olmayan o Kürt kardeşlerimin evlerine lütfen onların suyunu götürünüz. Atık sularını taşıyacak kanalizasyonları yapınız" diye seslenerek, "Bunlar var mı? Yok. O sayılan ilçelerde bugün kanalizasyonlar maalesef açıktan akıyor. Kürt kardeşlerime asıl zulmü, kendilerini temsil ettiğini söyleyen bu takım yapıyor" ifadelerini kullandı.
Uzun bir dönem medeniyetin merkezinde yer almış bir ülkenin aydını, yazarı, sanatçısı olmanın zorluğuna işaret eden Erdoğan, salondakilere şöyle seslendi:
"Bu, bilhassa Türkiye gibi eskiye dair ne değer varsa ötelendiği, tahkir edildiği bir dönemde ona sahip çıkma misyonuyla hareket eden bir mütefekkir için çok daha zordur. Mehmet Akif, hayatı boyunca işte bu ağır yüke talip olmuştur. 'Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim, inan ki her ne demişsem görüp de söylemişim'. Onun çileyle, mücadeleyle, kimi zaman sürgünlerle yoğrulmuş hayatı nasıl bizden önceki nesillere ve bize örnek olmuşsa, inşallah gelecek nesillere de rehberlik edecektir. Biz, tıpkı Mehmet Akif'in özlemini çektiği gibi geçmişimizden aldığımız dersle, ilhamla, aşkla, inançla geleceğe yürüyen bir milletiz. Hamdolsun işte şu karşımda gördüğüm manzara Çanakkale'de, Anadolu'da akan kanların suladığı fidanların bugün meyveye durduğuna işaret ediyor. Şu karşımdaki coşku, Asım'ın neslinin bir hayal değil, bir hakikat olduğunu gösteriyor. 28 Şubat oldu, 28 Şubat'ta imam hatip liselerinde 600 bin öğrenci vardı. İktidara geldik, bu öğrenci sayısı 60 bine düşmüştü ama şimdi hamdolsun 1 milyon 200 bin öğrenci var. O güzeller güzeli ifadede ne diyor? 'Men sabera zafera', sabreden kişi kimse, zafere ulaşır. Sabrettik ama sonunda zafer mukadder oldu. İnşallah istikbali, 2053 Türkiyesini, bunu biz göremeyeceğiz ama temenni ediyorum, dua ediyorum ki bu nesil görecek inşallah veya görenler çıkacak. 2071 Türkiyesini inşallah evlatlarınız ve torunlarınızla beraber sizler inşa edeceksiniz."
Mehmet Akif Ersoy'u, Necip Fazıl Kısakürek'i, 7 güzel adamdan ebediyete irtihal edenleri rahmetle ve hürmetle yad ettiğini söyleyen Erdoğan, organizasyonu düzenleyenlere teşekkür etti.
- Notlar
Programda konuşması zaman zaman alkış ve tekbirlerle kesilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a salondakiler, "Asım'ın nesli Recep Tayyip Erdoğan", "Türkiye seninle gurur duyuyor" ve "Dik dur eğilme" sloganlarıyla sevgi gösterisinde bulundu.
"Bugünün Asım'ı" isimli belgeselin de gösterildiği programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 61. yaşına ithafen Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin de aralarında bulunduğu 61 öğrenci sahne alarak şiir okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a konuşmasının ardından Sanat Düşünce Eğitim Derneği Onursal Başkanı Mehmet Avcı ile Dernek Başkanı Tahir Fatih Andı tarafından hat tablosu hediye edildi.
Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Kaynak: AA