Beykoz Üniversitesi Başkanı Serap Bozkurt Edirne'de
Edirne Belediyesi bünyesinde kurulan Edirne Akademi; Beykoz Üniversitesi Görsel İletişim Programı Başkanı Serap Bozkurt’u ağırladı.
Çatışma Çözme ve Müzakere İçin İletişim Becerileri konusunda bilgiler veren Bozkurt, “Aslında çatışma kötü bir şey değil. Çünkü çatışma olmalı ki çözüm bulunsun. Ben özel sektör ve sivil toplum deneyimleri de yaşadım, görevler aldım. Sivil toplum için aslında çatışma kaçınılmazdır. Mutlaka bir şeyler doğru olmadığı için insanları ikna etmeye çalışırsınız.
Öncelikle çatışma neden doğuyor? Neden çatışma yaşanıyor? Ona bakmak lazım. İki grup arasında ya da iki kişi arasında; hatta kendi içimizde de çatışmalar yaşıyoruz. Bir sorun var. Bir şey var. Yolunda gitmeyen, paylaşılamayan bir şey var. Bir sebep var. Ve bu sebebin nedenlerine öncelikle bakmamız lazım bu çatışma için. Atıyorum iki grup var.
İkisi de bir portakalı istiyor. Paylaşamadıkları bir portakal diyelim ki. Bu portakalı niye ikisi de istiyor? Önce danışmak sormak lazım. Bu portakalı neden istiyorsunuz? Birisi kabuklarından reçel yapacaktır, istiyordur. Öbürü suyunu sıkıp içecektir. Bu durumda çözümü de oluyor. Yani aynı şeyi isteseler bile alternatifler sunarak onlara bunu çözümleyebiliriz. Öncelikle çatışmanın sebeplerine bakmak gerekiyor” dedi.
Çatışma olmasının normal bir süreç olduğunu anlatan Bozkurt, “Bireylerin veya grupların kendi ihtiyaç ve çıkarlarını korumak güdüsüyle birbiriyle uyumsuz amaçlar taşıdıklarında ortaya çıkan enerjidir, çatışma. Uyuşmazlıktır. Çatışmanın olması normaldir. Kaçınılmazdır. Çözüm bulmak için gereklidir. Çatışmalar ya ilişkinin geliştirilmesine ya da ilişkilerin zarar görmesine neden olabilirler. Günlük yaşamın doğal bir parçasıdır.
Çatışmanın kendisine olumlu ya da olumsuz bir şey ithaf edemeyiz. Verilen tepkiler önemlidir aslında. İletişim karşılıklıdır çünkü. İki yönlüdür. Dolayısıyla tepki alırsınız. Verilen tepkilerin yıkıcı ya da yapıcı sonuçları olabilir. En önemlisi çatışma çözme gelişim için itici bir güç olabilir” diye konuştu.
Müzakere yöntemlerini de anlatan Bozkurt, kazanmak amacıyla müzakereye girenlerin çoğunlukla uzun vadede kaybettiğini söyledi. Kaçamak yaklaşan müzakerecinin kendi çıkarlarını yönetemeyeceğini anlatan Bozkurt, kimsenin böyle bir müzakereci olmasını istemeyeceğini belirtti.
Müzakerede kendi çıkarlarımız konusunda açık ve samimi olunması gerektiğini ifade eden Bozkurt, “Onların da ihtiyaçlarını dinleyelim. Kaybettiğimizi düşünmeden farklılıklarımızı takas edelim. Başarılı bir müzakere için her iki tarafında birini iyi tanıması gerekiyor. Çıkarlarımızı, diğer tarafların çıkarlarını tahmin etmemiz gerekiyor. Sorular sorarak, çıkarları tahmin edebiliriz. Bu anlaşmadan tam olarak ne bekliyorsunuz? Bu anlaşma sizin için neden bu kadar önemli? Gibi sorular sorabiliriz.
Seçenekler yaratılmalı, seçenekler bazen beklentinin de fazlası da olabilir. Objektif olmaya çalışın, empati kurun. Müzakere ve çatışmaya girdiğimizde hep bir kaybetme korkumuz olur. Beni koruyan şey ‘Çıkarım olmayan bir konuyu kabul etmeyeceğim’ düşüncesi olmalıdır. İnsanla ilgili her sorun aslında bir iletişim demektir. Eleştiri yaparken; sebep-sonuç ilişkilerine dayandırarak, olumlu bir şekilde eleştiri yapılmalı, ‘sen’ dili değil ‘biz’ dili kullanılmalıdır. Ses tonunuzu hep düşük tutmaya çalışın.
Ses tonlaması ile ilgili biraz daha çalışmalar yapılmalı. Kısık ses daha iyi duyulur. Grup, ekip arkadaşlarınızın, çocuğunuzun ve eşinizin gelişmesine ve ilerlemesine yardımcı olun. Siz gelişeceksiniz, hep birlikte gelişeceksiniz. İtici bir güç olun bu konuda. Kimseyi etiketlemeyin, geçmiş hataların üzerine durmayın, birbirinizi kırmayın, rest çekmeyin. Gerektiğinde özür dilemeyi, teşekkür ve takdir etmeyi bilin. Bizim müzakereden beklediğimiz sonuç adil ve mantıklı olmasıdır” dedi.