Büyüka, Spor Toto Süper Lig'in ilk yarısının özetini çıkardı.
Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki roller değişti. Geçen sezonki Biliç’in Beşiktaş’ı, sarı-lacivertlilerin bir puan ardında kalmış, devreyi 38 puanla kapamıştı. Bugün Şenol Güneş’in Beşiktaş’ı 41 puanla, 41 golle zirvede...
Kartal, geçen sezon da takdir gördü. Bu sezon Güneş takıma neler kazandırdı da bir “level” öne geçti. Kısacası Beşiktaş’ın röntgenini çekerken, Şenol Hoca’nın da karnesini verseniz!
2010-11 sezonunda Trabzonspor’a, geçen sezon Bursaspor’a, bu sezonun ilk yarısında Beşiktaş’a bak... Yaşadıkları en iyi sezonlar... Hoca kim? Şenol Güneş... Bu kadar rastlantı olamaz. Şenol Hoca’nın karnesini zaten yaşadığı sezonlar ve oynattığı futbol veriyor. Karne; Pekiyi...
Geçen sezonun en iyi futbol oynayan ve en fazla gol atan takımı Bursaspor... Bu sezonun ilk yarısının en iyi futbol oynayan ve en fazla gol atan takımı Beşiktaş... Hoca ikisinde de Şenol Güneş... Demek ki çalıştığı takımların oyuncularını çok kısa sürede istediklerini, futbol adına yapmaları gerekenleri kabul ettiriyor. Çalıştığı takımlarda çok kısa sürede Şenol Güneş markasını yaratıyor.
Beşiktaş’ta 17 maçın geneline baktığımızda iyileri kısaca sıralasanız...
Beşiktaş’ın iyileri kısaca sıralanmaz, çok fazla... Ancak kötüleri kısaca sıralanır, çünkü yok gibi... Şurası kesin, Şenol Hoca hangi takıma giderse, mevcut futbolcu üstüne biraz daha koyuyor. Az veya çok, koyuyor. Şenol Hoca’nın elinde futbolcu geriye değil, ileri gidiyor. Hangi takımı çalıştırırsa çalıştırsın, ben Şenol Hoca ile geriye giden futbolcu görmedim. Zaten Şenol Hoca’nın geri vitesi yok, hep ileri... Beşiktaş iyi savunma yapıyor, savunmadan hücuma mükemmel çıkıyor, çok hızlı hücum ediyor, araya iyi top bırakıyor, takımdaşlık duygularından taviz vermeden oynuyor. Bir takım 4-0 galipken, ekstra 3 dakikalık zamanda üç gol pozisyonuna daha giriyorsa, o takıma şapka çıkarılır. Ben 4-0 galipken, son üç dakikada ısrarla gol arayan başka takım görmedim. Başkaları böyle durumlarda “Oley” çektiriyor, Beşiktaş beşi, altıyı arıyor. Beşiktaş’ta tek kötü görüntü Quaresma... Bir değil, iki değil, adam arıza... Beşiktaş’ın sevimli, sempatik yapısıyla hiç örtüşmüyor. Bu tavırları ile yerine oyuna girecek arkadaşlarına da saygısızlık yapıyor.
Bir kaleci, bir stoper
Avrupa’ya veda eden Kartal için birkaç transferin gerekli olduğunu zaman zaman dile getirdik. İlk yarıyı lider bitiren Beşiktaş için aynı görüşleriniz geçerliliğini koruyor mu?
Beşiktaş’a bir kaleci, bir stoper evet... Gerisine gerek yok. Zaten elde geniş, kaliteli ve uyumlu bir kadro var.
Beşiktaş için son sorumuz da stat için olsun. Bu konuda daha önce oldukça isabetli tahminleriniz oldu. Siyah-beyazlılar evlerine ne zaman geçebilir. Sezon sonu olası şampiyonluk turunu burada atabilir mi?
Her Beşiktaşlının hayalini şu süslüyor... Beşiktaş şampiyon olsun, gitsin şampiyonluk kutlamalarını yeni stadında yapsın... Stat bu kutlama ile açılsın. Beşiktaş tarihinin çok ayrıcalıklı bir günü olur. Ancak önemli olan önce şampiyonluk... Şampiyonluk gelebilirse, o güne kadar stat eksik-gedik gene yetiştirilip şampiyonluk turuna hazır hale getirilir. Ancak tedbirli olmak, dereyi görmeden paçayı sıvamamak lazım... Ancak “dere göründü” diyen olursa, onlar da haklı...
Sorun yok, başarı var
Bu kadar tek farkla maç kazanıp, bu kadar “diken üstü” oynayıp bir puan farkla ilk yarıyı kapatıyorsan, burada sorun yok, burada başarı var. Ligin ilk yarısında gördük ki Fenerbahçe’de söz savunmada.
Fenerbahçe’de çok şey konuşuldu, çok şeyler yazılıp çizildi. Pereira, bunların bazılarına kızdı, yönetim eleştiriler karşısında sert ifadeler kullandı.
İlk yarı verilerinin ışığında İsmail Kartal ile Pereira arasındaki farklar nelerdi? Beğenilmeyen Kartal, geçen sezonun ilk yarısını lider olarak tamamlamayı bilmişti.
Fenerbahçe geçen yılın ilk yarısını lider kapatmıştı ama karşısında bu kadar iyi oynayan, bu kadar iyi yarışan bir Beşiktaş yoktu. İlk yarıya baktığımızda Fenerbahçe’nin eksiği yok, Beşiktaş’ın fazlası var.
Fenerbahçe’nin bugünlere gelmesinde kimlerin rolü var? Bir puanlık fark fark sayılmaz. Buna karşın Galatasaray ile aralarındaki 10 puan çok şey demek.
Fenerbahçe’nin bugünlere gelmesinde bir anormallik yok, zaten bekleniyordu. Bu kadar tek farkla maç kazanıp, bu kadar “diken üstü” oynayıp bir puan farkla ilk yarıyı kapatıyorsan, burada sorun yok, burada başarı var. Ligin ilk yarısında gördük ki Fenerbahçe’de söz savunmada... Eğer şampiyon olmak istiyorsa kadrosuna savunmanın arkasına top atabilecek bir oyuncu ile o toplarla bulaşacak, golle akraba olacak bir santrfora ihtiyacı var. 25 pozisyon yaratıp, bunlardan 5’ini altı pastan ya dışarı atıp, ya savunmaya çarptırıp ancak tek farkla kazanabiliyorsan sorun var demektir. Ya savunma gününde olmaz da, yediğinden fazlasını atmak zorunda kalırsan ne olacak? Fenerbahçeli her zaman Galatasaray’la yarışmak yerine, Beşiktaş’la yarışmayı tercih etmiştir... Fenerbahçeli önüne ve arkasına baktığında kendi adına ciddi bir avantaj görüyor.
Doğru Volkan bu
Fernandao yokken Van Persie bir numara... Kalitesini daha yakından gösteriyor. Son maçta bu daha da belirgin görüldü. Bilmem katılır mısınız?
Sanırım, tahmin ederim Fenerbahçe iki şeyde yanıldı. Birincisi Van Persie’nin bu kadar etkisiz, bu kadar silik kalmasında, ikincisi Beşiktaş’ın yarışa çok iyi başlayıp çok iyi bitirmesinde...
Bu sezon Volkan’a bir haller oldu. “Keskin sirke” gitti, yerine olgun, ağırbaşlı bir Volkan Demirel geldi. Bu fotoğraf ona daha çok yakışmıyor mu?
Doğru olan bu sezonki Volkan... Başarılı ve sakin... Keskin sirkenin işine yaramadığını gördü ve kendi adına ciddi sıkıntılar çekip faturalar ödedi. Şimdi takımın birinci kaptanı... Haziranda Avrupa Şampiyonası var ve her şeye rağmen Fatih Hoca’dan davet bekliyor...
Galatasaray ikinci olsa bile başarı
Galatasaray o kadar çok fark yedi ki, ne kadar hızlanırsa hızlansın, rakipleri yavaşlamazsa, tökezlemezse zor yakalar. Üstelik Galatasaray bu koşuda hiç mi takılmayacak?
Galatasaray için ilginç bir ilk yarı yaşandı. 3 kupa, 4. yıldızı getiren Hamza Hamzaoğlu, “Biz ondan neler çektik neler” denerek gönderildi, Mustafa Denizli bir “sihirbaz” gibi getirildi. Ne Hamzaoğlu o kadar kötüydü ne de Denizli’nin elinde sihirli bir değnek var.
Her şeye rağmen Mustafa Denizli’nin söyledikleri çıkabilir mi? Fikstür avantajı bu kadar lehe dönebilir mi?
Mustafa Hoca’nın geleceği okumasına saygı duyarım. Bu konuda şöhreti meşhurdur. Ancak bu sezon çok kolay değil... Bu uzun mesafeli bir koşu ama Galatasaray o kadar çok fark yedi ki, ne kadar hızlanırsa hızlansın, rakipleri yavaşlamazsa, tökezlemezse zor yakalar. Üstelik Galatasaray bu koşuda hiç mi takılmayacak? Rakiplerin hep kaybedecek, sen hep kazanacaksın... Galatasaray ikinci olabilirse bu bile büyük başarı olur...
Bir yandan UEFA’nın pençesinden kurtulma savaşı, diğer yandan iyi bir takım kurma telaşı... Galatasaray neyi feda edecek?
Galatasaray’ın neyi feda edeceği belli... Galatasaray şampiyonluğu feda ediyor. Kimi alırsan al, devre arası çok iyi bir takım nasıl kurulur? Kaç tane Galatasaray kalitesinde çok iyi oyuncu bulursun? Üstelik bonservisi olmayacak, UEFA’nın dikkatini çekmeyecek. Ayrıca takıma aidiyet duygusu için, tutkulu bir forma aşkı için ciddi anlamda yerli oyuncuya ihtiyaç var, nerede onlar...
Galatasaray’ın devre arasında yıldızlarından bir ya da birkaçını gönderebilir mi? Özellikle Burak için çeşitli söylentiler var.
Galatasaray kadro sıkıntısı çekerken yıldız falan gönderemez. Sıradan oyuncuları gönderebilirse öpüp başına koysun. Ballı- börekli kontratları alan oyuncular sözleşme fesheder mi? Oysa Galatasaray’da radikal bir temizliğe ihtiyaç var ama bu devre arası kısmen olur, belki de olmaz bile...
Sadi Hoca’dan fazlasını yapamazlar
Trabzonspor, Muharrem Usta ve Sadi Tekelioğlu ile farklı bir yörüngeye oturdu. Şimdi yeni teknik adam arayışı var.
Yeni gelen teknik adam, yeni bir sistem demek, yeni bir kadro kurma isteği demek ve yine masraf demek... Tekelioğlu ile devam etmek daha mı mantıklı sizce?
Aklın yolu bir, Trabzonspor’dan bu sezon fazla bir şey olmaz. Üstelik UEFA gözetimindesin, borç gırtlağı bile aşmış... Eski başkan, eski bakan Faruk Özak’ın söyledikleri Trabzonspor’un gerçeğidir... Kimse alınıp gücenmesin, Muharrem Usta yönetimi de ne kadar iddialı olursa olsun, bu gerçeği kabul etsin... Trabzonspor’un yeniden yapılanma, toparlanma, ciddi anlamda yarışma adına en az 3-5 seneye ihtiyacı var. Bu sezon biri gelecekse o da Sadi Tekelioğlu’ndan fazlasını yapamaz. Hiç olmazsa Sadi Hoca, takıma bir-iki genç kazandırsa, o bile ciddi kârdır Trabzonspor’a...
İLK YARININ TAKIMI: Beşiktaş
İLK YARININ TEKNİK DİREKTÖRÜ: Şenol Güneş (Beşiktaş)
İLK YARININ FUTBOLCUSU: Oğuzhan Özyakup (Beşiktaş)
İLK YARININ HAKEMİ: Yok
Kaynak: Milliyet