Güncel

İŞTE İRAN VE ARABİSTAN KRİZİNİN PERDE ARKASINDA YATAN NEDENLER...

İran ve Suudi Arabistan’daki ilişkiler kopma noktasında. Geçtiğimiz hafta Suudi  Arabistan’da aralarında Şii işadamı Nimr el Nimr’in de bulunduğu 47 kişinin idam edilmesine İran’dan sert tepki geldi. İran dini lideri Hamaney idamlarla ilgili olarak ‘intikam’ açıklaması yaparken ülkedeki Suudi Arabistan kurumlarına protestolar düzenlenmiş  ve birçok kurum yakılmıştı.

Bu gelişmelerin ardından Suudilerden de açıklama geldi ve İran’la tüm ilişkilerin kesildiği belirtildi.

Peki, Suudi Arabistan ve İran arasında yaşananlar mezhepsel bir krize mi işaret ediyor, yoksa farklı dinamikler mi mevcut?

AjansHaber’e konu hakkında değerlendirmelerde bulunan Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi bölgesel güç olma ihtirası olan ya da potansiyeli olan aktörler bir güç mücadelesi içerisine girişiyorlar. Bu güç mücadelesinin bir özelliği var, burada açıktan savaşmak yerine bir anlamda bu meseleyi başka birilerine vekalet ederek, vekalet savaşı yapıyorlar. Biz bunu Ortadoğu’nun bütün gücü azalan ülkelerinde görüyoruz.

“İRAN VE ARABİSTAN ARASINDA VEKALET SAVAŞININ  İÇİNDE”

Suriye’de bir vekalet savaşı var. İran ve Arabistan Suriye’de karşı karşıya gelmek yerine orada kullandıkları belirli silahlı unsurlar üzerinden çarpışıyorlar. İran Hizbullah üzerinden, Arabistan ise Cephetül el Nusra gibi Ahrar-u Şam gibi unsurlarla nüfus mücadelesi yapıyor. Bunu Lübnan’da aynı şekilde görüyoruz. Filistin’de aynı şekilde görüyoruz. Nihayet en önemli mücadelelerden bir tanesi de Yemen’di. Burada da benzer mücadeleyi görüyoruz. Bir tarafta Husileri destekleyen bir İran var. Diğer tarafta Ali Abdullah Salihi taraftarlarını destekleyen Suudi Arabistan var.

“MEZHEPÇİ DİLİ KULLANSALAR DA MEZHEP MÜCADELESİ YAPMIYORLAR”

Bu güçler mezhepçi dili kullanıyor olsalar da mezhep mücadelesi yapmıyorlar. Mezhepçi mücadele tabanda karşılık bulsa bile devletlerin politikaları daha rasyonel temelde gidiyor. Daha ulusal, çıkarcı bir eksende şekilleniyor. Bu yönüyle sadece duygusal olarak değerlendirilebilecek bir savaş olmaktan ziyade bölgenin objektif koşulları ile ortaya çıkabilecek bir mücadele olarak değerlendirmek gerekiyor.

“İRAN VE ARABİSTAN ARASINDA GÜÇSÜZLÜK ÜZERİNE BİR DEHŞET DENGESİ VAR”

Soğuk savaş döneminde Amerika ve Rusya nerede zayıf bir ülke varsa orada nüfuz mücadelesi yapıyorlardı ve hiçbir zaman doğrudan karşılaşma yoluna gitmiyorlardı. Sıcak çatışmadan kendilerini uzak tutmaya çalışıyorlardı. Bir dehşet dengesi söz konusuydu. Şu anda Arabistan ile İran arasında da benzer bir denge var. Yalnız bu denge güç üzerine kurulu değil güçsüzlük üzerine kurulu. İran, maliyeti çok olabilecek savaştan kaçınmak zorunda. İran’ın içinde çok önemli sorunları var. Muhalefet sorunu var. İran’da İran-Irak savaşı tecrübesi var. Arabistan’la böyle bir savaşı doğrudan düşünebilecek durumda değil çünkü ikisi arasındaki bir kıvılcım sadece ikisini etkilemekle kalmayacak, bütün bu bölgede çözülen yapıların hepsinin yıkılmasına neden olabilecek. O zaman da bölgede büyük bir tsunami ortaya çıkacak ve bu noktada ne İran’ın ne de Arabistan’ın mevcut statükolarını dahi yürütebilecek bir ortamları olmayacak.

“DOĞRUDA SAVAŞ İLE İRAN VE ARABİSTAN TSUNAMİNİN ALTINDA KALABİLİR”

Aslında burada da bir dehşet dengesi var. Bunlar birbirleri ile doğrudan savaşmaları halinde ortaya çıkacak olan büyük bir tsunaminin altında kalabilirler. Ülkelerin birbirleri ile savaşabilecek kadar güçleri de yok. İran’ın hava kuvvetleri çok zayıftır ambargolar nedeniyle. İran’ın füzeleri bile teknolojisi yüksek füzeler değildir. Husilere verildiklerinde ne kadar etkili olmadıkları da ortaya çıktı. İran, maliyeti düşük olan savaşlar yürütmeye çalışıyor. Doğrudan aktörlerle karşılaşmak istemiyor. Benzer şeyi Türkiye ile de yapıyor. Mesela Suriye’de PYD’yi kullanıyor.

“FARS MİLLİYETÇİLİĞİNDE ANA ARAÇ MEZHEP”

İran’ın orduları daha çok defansif olarak kurulmuş olan ordu. Savaşmak üzere bir ordusu yok. Böyle bir riski yok bu riski alırsa İran intihar ediyor diye değerlendirmek gerekir. Mezhepler artık birbirleri ile savaşmıyorlar. Mezhepsel arasındaki gerilimin nedeni itikadi olarak yüzde 10’sa, çözülen devletler sorunu ile ortaya çıkışı yüzde 90 oranındadır. Ortaya çıkan boşluğu nasıl dolduracaklarını düşünüyorlar ülkeler. Mezhepler arasında gerilim var ama gözüktüğü kadar büyük değil. Sadece sahadaki unsurları etkiliyor karar vericileri etkilemiyor. Karar alıcılar nezdinde mezhep bir araç olarak kullanılıyor. İran’da yükselen şey bugün milliyetçi bir İran görüyoruz. Fars milliyetçiliğin makyaj olarak kullanıldığı ana araç mezhep.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

 

Kaynak: AjansHaber