8 yıl önce
Türkiye'nin PKK'ya yönelik operasyonlar sürerken çözüm sürecinin akıbeti konusu da tartışılıyor. Bu konuda İmralı heyetinden de dün açıklama geldi. Heyet Öcalan'la görüşmelerin kesilmesinin sonu görülmez sonuçları olabileceğini söyledi. Devlet yetkililerinden ise operasyonlar konusunda taviz verilmeyeceği ve İmralı gibi görüşmelerin de sadece devletin kurumları tarafından olabileceği açıklamaları yapılıyor.
Peki, Türkiye nasıl bir strateji izliyor? Yeni hükümet çözüm konusunda nasıl adımlar atacak?
Bu konuyu AjansHaber'e değerlendiren Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ensar Nişancı, Türkiye'nin PKK'ya yönelik olan stratejilerini yeniden gözden geçirdiğini belirterek iki enstrümanı kullanmaya başladığını belirtti.
Prof. Nişancı şu değerlendirmelerde bulundu:
“TÜRKİYE PKK İLE İLGİLİ STRATEJİLERİNİ YENİDEN GÖZDEN GEÇİRDİ”
AK Parti’nin komşularla sıfır sorun ilişkileri varken Türkiye içerisinde de bütün aktörlerle sıfır sorun politikasını güdüyordu. Bunun için Kürt sorununu çözmek üzere, en radikal ve gayrimeşru PKK’yı dahi masaya dahil ederek ehlileştirmek gibi bir politikayı güdüyordu. Fakat dış politikadaki olduğu gibi politikanın değişmesi ile birlikte Türkiye bu sıfır sorunlu politika ilişkilerinden sert politika ilişkilerine ve rasyonel, realist politikaya geçiş yaptığı gibi Kürt sorununda PKK ile de stratejilerini yeniden gözden geçirdi.
PKK’NIN GENİŞLEME POLİTİKASINA PARÇALAYARAK ÇEVRELEME POLİTİKASI İLE KARŞILIK VERİLİYOR
PKK çözüm sürecini kendisi için bir genişleme stratejisi olarak değerlendirdi. Bu noktada PKK nüfuz yolu ile genişlemenin yollarını aradı. Siyasetle HDP kanalı ile Türkiye’nin merkezine nüfuz etme ve hem Kürt kamuoyunda hem Türk kamuoyunda meşruiyet arama stratejisi güdüyordu. Buna karşı AK Parti durumu anlayınca çözüm sürecinin aslında AK Parti için terör sorununu ortadan kaldırma konusunda etkili olamayacağını anladıktan sonra stratejisini değiştirdi ve PKK’nın nüfuz yoluyla genişleme politikasına karşı parçalayarak çevreleme politikası izlemeye başladı.
PKK’NIN SURİYE HEDEFLERİ
PKK’nın nüfuz yoluyla politikalarını geliştirmesinde dış politikaya baktığımızda en önemli ayaklarından birisi Suriye’de. Burada PYD ve YPG marifetiyle PKK bir genişleme stratejisi güttü ve orada Rojava dedikleri bölge ile Kuzey Irak’taki bölgeyi entegre edip buna da Türkiye’yi dahil ederek aslında bir büyük Kürdistan hedefine odaklanan bir PKK’yı gördük.
“TÜRKİYE PKK’YA KARŞI İKİ ENSTRÜMANI KULLANMAYA BAŞLADI”
Türkiye PKK’nın stratejisine karşı olarak son dönemde iki tane etkili enstrümanı kullanmaya başladı. Özellikle 22 Temmuz sonrası süreçte PKK’ya karşı güç politikasını en stratejik şekilde kullanması oldu. Diğer taraftan Rojava’da ise Cerablus bölgesini kendisi için bir kırmızı hat ilan edip Fırat’ın batısını Türkiye açısından dokunulmaz bölge olarak dünya kamuoyuna ilan ederek PKK’nın PYD marifetiyle Kuzey Suriye’de kantonlar oluşturma hedefini ve Kürdistan hedeflerini çökertme politikası izledi.
HALK PKK VE HDP’YE MESAJ VERDİ
Suriye’de olanlar sonrasında Kürt hareketinin orada bir merkez ilan edip Türkiye’de bir Suriyelileştirme politikası da güdülmeye başlandı. Bu noktadan sonra Türkiye güvenlik stratejilerine yeniden geri döndü. Bu hareketleri parçalamak üzere Türkiye güç politikasına geri döndü ve PKK’nın bir simetrik güç olamayacağını göstermeye çalıştı ve bunda başarılı oldu. 1 Kasım’daki seçimin PKK’ya çok önemli bir mesajı oldu. Bu seçim PKK ve HDP’nin gütmüş olduğu politikalara ilişkin bir referandum niteliği taşıyordu. Güneydoğu’daki halkın HDP’nin yanında yer almayarak aslında önemli bir mesaj verdi. Halk ‘Kürt sorununun çözümünü ne kadar istiyorsak, silahlı mücadeleye de o kadar karşıyız’ mesajını verdi.
YENİ HÜKÜMETİN ‘ÇÖZÜM’Ü NE OLACAK?
Yeni hükümetin Kürt sorununun çözümünde yeni bir durumla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. İki aracı birden kullanacak. Bunlardan bir tanesi güç aracı ve bu PKK’ya karşı kullanılacak. İkincisi ise soft politika araçları Kürtlere karşı kullanılacak. Kürt kimliğinden kaynaklanan sorunlar için yeni strateji güdülüyor burada da yeni anayasa karşımızda altın bir fırsat olarak duruyor. Bu gerçekleşirken şiddet politikası izleyen bütün araçların bertaraf edilmesi gibi bir durum söz konusu.
“TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI DA BU ÇERÇEVEDE ŞEKİLLENİYOR”
Türkiye bu politikayı daha geniş çerçevede dış politikasında da yeniden şekillendiriyor. Belki IŞİD’le mücadelede de bu strateji etkili olacak. Türkiye idealist politikaları terk etmiyor aynı zamanda realist politikalarla da hareket eden bir zemine kaydı.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Kaynak: AjansHaber