Arama

Mangal kanser yapar mı?

8 yıl önce


Mangal kanser yapar mı?
ad image
ad image

Çağın hastalığı olarak tanımlanan ve her geçen gün vaka sayısında artış yaşanan, buna karşın mücadele anlamında da önemli yol katedilen kanser konusunda en önemli isimlerden Doç. Dr. Yavuz Dizdar, akıllardaki soruları yanıtladı.

Kanser konusunda her şeye değinen Dizdar, bu hastalığın belirtilerini, beslenme ile ilişkisini, kanserin türlerini ve modern teknoloji ile ilişkisine dair çok önemli değerlendirmelerde bulundu.

İşte Doç. Dr. Yavuz Dizdar’ın kanser konusunda yanıtladığı sorulardan oluşan haber dizisinin son bölümü...

EPİLASYON KANSERE YOL AÇAR MI?

Aynı şey lazerli epilasyon için de geçerlidir. Ağda yaptığınızda kıl kökleri yerinde kalır, oysa lazerle kıl köklerini yaktırdığınızda bir dokunuzu bir daha geri dönmemek üzere tahrip ediyorsunuz. Uygulama açısından kalıcı ve pratik görünebilir, iyi de bu kıl köklerinin olmasının hiç mi nedeni yok, rastlantıyla mı oldular, böyle düşünmüyorum. O nedenle kozmetik amaçlı girişimler kalıcı olmamalıdır, vücudun kendi içinde bizim anlamadığımız bir çalışma biçimi vardır, buna ancak sınırlı müdahale edebilirsiniz. Bugüne dek lazer epilasyon ve kanser arasında elle tutulur bir ilişki gösterilmedi, ancak genel prensipler her zaman geçerlidir.

MAKYAJ MALZEMELERİ KANSERİ TETİKLER Mİ?

Makyaj malzemelerindeki kimyasallar meselesi de kanser açısından abartılı görünüyor. Ancak tamamen masum oldukları da söylenemez. Bu maddelerin bir kısmının vücuda aşırı verilmesi sırasında sorun yarattıklarını biliyoruz. Ama bir diğer sorun bu tür maddelerin pek çok başka kaynakta da bulunması, yani ne kadar aldığımız net olarak bilmiyoruz. Ancak aşırı makyaj yapmanın cildi yaşlandırdığı aşikardır, çünkü ister istemez cilde emilirler. Bu tür malzemenin kullanımında kaliteli olanların tercih edilmesi ve asgari miktarda yapılmasını önermek dışında çok bir şey söylenemez.

PİERCİNG’İN KANSERE ETKİSİ VAR MI?

Dövme de, piercing de vücut bütünlüğüne müdahale denmektir. Ama küpe takmak amacıyla kulak deldirme işlemi çok eskidir. O nedenle doğrudan kalıcı ya da kanseri tetikleyici bir değişikliğe neden olduklarını söyleyemiyoruz. Dövmede kullanılan boyalar sakınca yaratabilir, ama bunları uygulatanların bu konuda duyarlı olduklarını sanmıyorum. O zaman en azından büyük dövme yaptırılmamasının ya da geçici dövmeler, mesela kına ile boyama gibi yaklaşımların daha güvenli olduğunu söyleyebiliriz.

MANGALDA KANSEROJEN ETKEN VAR MI?

Mangal ve kanser arasındaki ilişki biraz “üstüne yatmak” biçimindir. Özellikle gıdada bu kadar çok kansere neden olabilecek endüstriyel değişiklik varken, işi mangala bağlamak mantıksızdır. Zira bir kere biz günde üç öğün mangal yememizi gerektiren koşullarda yaşamıyoruz. Yılda kaç kere mangal yiyoruz ki? Beri yandan mangal alevinin etin özellikle yağında lipoik asit denen bir bileşiğin ortaya çıkmasına neden olduğu ve bunun kansere karşı koruyucu bir kaynak yarattığını söyleyen bilimsel araştırmalar da var. Mangal dumanının zararlı olduğunu söyleyenler de var, ama bu durumda da ocak başında çalışanların mutlaka kanser olması, yani bunun bir meslek hastalığına dönüşmesi gerekirdi. O nedenle mangal ve kanser ilişkisi konusu tamamen tartışmalı, abartılıdır. Burada en önemli husus mangal yapılacak odun kömürünün iyice yanmış, yani kor haline geçmiş olmasıdır. Bu aşamadan sonra zaten duman çıkarmaz ve olası riskli yanma ürünü kimyasallar da bertaraf edilmiş olur.

GÜNDE NE KADAR SU İÇİLMELİ?

Su çok önemlidir, hem ihtiyaçtır hem de vücudun zararlı maddeleri uzaklaştırmasını kolaylaştırır. Önemli olan yeterince su içilmesidir, bunun kesin bir ölçüsü olduğunu düşünmüyorum. Genel kural susama hissine mahal bırakmayacak kadar çok sıklıkta ve miktarda içilmesidir. Ama bir suyu sadece su olarak içmiyoruz, toplumun ortalamasında çay olarak tüketimi daha ağır basar. Buna göre herkes kendi ihtiyacını kendi belirlemelidir. Vücut susuz kalmamalı, ama su içeceğim diye de çatlamamalıdır.

KURUYEMİŞLER SAĞLIĞA YARARLI MI?

Şarküteri ürünleri gerçekten kaliteliyse tamamen geleneğe dayanırlar. Bu ürünlerin hemen hepsi gıdanın saklanması amacıyla üretilmiştir. Siz eti et olarakj saklayamazsınız, ama sucuğa, pastırmaya çevirebilirsiniz. Önemli olan bunların gerçek olmasıdır. Zira endüstriyel sosislerin bozulma özelliği yoktur, yani aşırı işlemden geçirilmekte ve katkı maddeleriyle bozulma süreci durdurulmaktadır. Şimdi bunların sağlıklı olduğunu iddia edemezsiniz. Burada kedilerin ne yaptıklarına bakmak en doğrusudur, çok denedim, sekmiyor. Kedi salam ya da sosis gerçekse büyük bir iştahla tüketmektedir, ama piyasadaki ucuz sosisleri salamları asla yememektedir. Durum bu kadar açıkken bizi koruyan ana unsur neyse ki, bu sahte, yani kimyasal et işleme yöntemiyle üretilmiş bu ürünlerin genel olarak fazla talep bulmamasıdır.

Beri yandan kuruyemiş tüketimi sağlıklı görünmektedir. Kuruyemişler aslında tuz ve kavurma dışında pek işlemden geçirilmeyi gerektirmez. Bunun son yıllarda gündeme gelen istisnası ise radyoaktif ışınlamadır. Ülkemizde bu amaçla kurulmuş, yani gıda ışınlayan iki merkezden bahsedilmekte. Aşırı basınç ve sıcaklık gibi yüksek doz radyoaktif ışınlama da gıdanın bileşimini bozarak raf ömrünü artırır. Işınlamanın böceklenmemesi amacıyla bakliyata da uygulandığı söylenmekte, bu nedenle bakliyat da marketlerden güvenle alınabilecek ürün grubundan artık çıkmaktadır. Pazar daha güvenli görünmektedir.

BİTKİSEL ÇAYLAR İÇİLMELİ Mİ?

Bu çok iyi bildiğim bir konu değil, ama ilaç etkisi yapabileceklerini açıkça söyleyebilirim. Bu tür çayların olabildiğince aktardan gerçek çay olarak alınmasını öneririm. Ama tüketimi açısından aşırıya kaçılmaması en doğrusudur, zira ilaçlar da zaten bitkilerden hazırlanmaktadır.

SEBZE VE MEYVE KABUĞUYLA MI TÜKETİLMELİ?

Dışarıdan sıkılarak uygulanan tarım ilaçlarını yıkayarak ya da kabuğu soyarak bir yere kadar uzaklaştırabilirsiniz, ama kökten verilmişse durum değişir. Bu örneği geçen senelerde bizatihi yaşadık, güvenli olduğu reklamını yapan marketten alınmış portakalın birer dilimiyle üç kişi zehirlendir. Analize gönderdik, meyvenin içinde dışında tam 20 çeşit ilaç çıktı. İşte bu buzdağının göremediğimiz kısmıdır ve ne yazı ki çok büyük bir miktarda üretim yapılan ülkede bunların bütünün denetlemek imkansız. Çünkü binlerce tarım ilacı çeşidi var. Hangi birine bakacaksınız? Burada biraz çiftçinin insafına kalmışsınız. Ama Avrupa’ya giden tarım ürünleri çok iyi denetleniyor. Buna rağmen kalıntı bulunduğu için zaman zaman Türkiye’ye geri gönderiliyor. Bu tarım ilaçları tahmin edilenden çok daha ciddi bir sorundur ve amaç dışı uygulamalar da vardır. Mesela raf ömrünü uzatmak için muza gövdeden doğum kontrol hapı enjekte ediliyor. Türkiye’ye gelen ithal muzlar için de aynı şey söz konusu. Dünyanın bir ucundan gemiye yüklenen muzların olgun olduğunu düşünebiliyor musunuz? Hayır. Olgun olarak değil ham şekilde toplanıyorlar. Yolda gelirken süreç durmuş şekilde geliyor. En sonunda rengini aslına benzetmek kolaydır. Ortak yol etilen gazını verirseniz kendi rengine döner. Yani ham olan bir sebzeyi kırmızılaştırabilirsiniz. Etilen de zararlı bir şey değil bitkinin kendi hormonudur. Yalnızca dışarıdan vermeniz gerekir. Bunu da yanına bir çürük elmayı koyarak yapabilirsiniz, ama meyve aslında ham.

EV HANIMLARI SAĞLIKLI KALABİLMEK İÇİN NE YAPMALI?

Sağlıklı kalmak için kurallar aynıdır, ev hanımı olsa da değişmez. Önemli olan kaynağın iyi olmasıdır, dolayısıyla pazara gitmek zorundalar. Yakın ucuz marketten alınanlar yeterli kaynak oluşturmuyor. İşe gidenler, ama en önemlisi okula gidenler için evden doğru düzgün destek yapılmak zorunda, yoksa bir süre sonra bünyeleri eksikliği kaldıramıyor ve hastalanıyorlar. Ama ev kadınları için en önemli unsur, yemeği geleneksel yöntem ne diyorsa o şekilde pişirmeleridir. Süt açık alınmalı ve bir taşım kaynatılarak yoğurt bundan tutturulmalı, bu çok önemlidir. Düdüklü tencere gibi yöntemler pişme süresini kısaltabilir, ama gıdanın içeriğini de etkiler. Ev kadınlığı başlı başına bir iştir, bunu temizliğe kısıtlı tutmak yerine ağırlığı mutfağa vermek zorundalar. Herkes mutfak işini kısa tutup televizyon seyretmek istiyor. Bu da olur, çünkü yemek zaten ağır ateşte pişmelidir, sadece zamanı iyi ayarlayacaklar.

UYKUNUN KANSERLE BİR İLİŞKİSİ VAR MI?

Akşam yatmadan en az iki saat önce yemek işlemi sonlandırılmalıdır, bunun bir istisnası belki süt ya da yoğurt olabilir. Tok karnına uyumak sakıncalıdır, çünkü vücudun bağ dokusu yapımı gündüz değil, gece olur. O nedenle uykunun yeterince uyunması şarttır. Uyuma sadece dinlenme için değil, yenilenme için de gereklidir. Pek çok araştırma yeterli uyumamak ve kanser arasında bir ilişki olduğunu gösterdi, bunu özellikle vardiyalı çalışanlarda araştırabiliyorsunuz. Uyumamanın hangi mekanizmayla kanserle ilişkilendirileceği ise bilinmez, melatonin gibi uykuda salgılanan maddelerin eksik kalmasına bağlayan var, ama bambaşka mekanizmalar da söz konusu olabilir.


CEP TELEFONUYLA KONUŞMAK KANSER YAPAR MI?

Bunların hiçbirinin kanserle doğrudan bağlantısı iddia edilemez. Çünkü aşırı televizyon seyretmek genellikle aşırı atıştırmakla da ilişkilidir, yani neyin neyle sonuçlandığını ayrıştıramazsınız. Ama durmadan televizyon seyretmek beyninizi öldürür, muhakeme yeteneğinizi yitirirsiniz bu kesin. Cep telefonlarının kanser yapıp yapmadıkları da çok araştırıldı, şu ana kadar olan veriler ciddi bir ilişki göstermedi. Bir cins iyi huylu beyin tümörünün görülme sıklığını iki katına çıkarıyorlar, ama bu bir şey ifade etmez, yani telefonla bol bol konuşulabileceğinin mazereti olamaz. Aynı şey kuşkusuz bilgisayarlar için de geçerli. Bizim için önemli olan teknolojiden gerektiği kadar faydalanmak, ama onun esiri olmamaktır. Bu konuda özellikle gençleri uyarmak zorundayız, akşam çıkış saatlerinde okul servislerine bakıyorum, birbiriyle konuşan kimse yok. Herkes cep telefonuyla oynuyor. Bu düzeyde iletişimini yitirmiş bir nesil ileride ayrışmaya mahkûmdur.

AVM’LERDEKİ MANYETİK ALANLAR
 

Elektromanyetik alanların iyi bir şey olmadığını biliyoruz, ama mevcut kullanılan bant aralığında ciddi bir sorun gösterilemedi. Ama AVM’lerin iyi bir şey olmadığı kesin, çünkü alışveriş yapmaktan öte, kültürü şekillendirmeye başladırlar. Her yerde herkese yetecek kadar AVM var, daha da açılıyor. Bu ortamlar insanların dünyaya bakışlarını maddileştiriyor. Kapalı ortamın getirdiği sorunlar ise bambaşka, çocuklar park bulamaz hale geldi. İhtiyaçların giderilmesinin ötesinde kullanılmamalılar.

 YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

 

Kaynak: AjansHaber

 

 

 

Etiketler :
Super Admin
Super Admin

It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

ad image
ad image
Yorumlar

ad image
ad image