8 yıl önce
Sibel Meral / AjansHaber
Panik atak herkeste görülebilir ancak daha çok mükemmeliyetçi veya kontrolcü kişilerde görülen bir psikolojik vaka.
Psikolog Serhat Damar, hastanın atak sırasında kalp krizi geçirebileceği ya da ölebileceği korkusu yaşayarak asansör, cami, metro, uçak, büyük mağazalar gibi kapalı yerlere giremediğini aktardı. Hatta boğulacağını düşünüp yemek yiyemez, sevdiklerine zarar vereceğini düşünerek kendini onlardan soyutlayabileceğini söyledi.
Panik atak konusunda AjansHaber’e konuşan Damar şu değerlendirmelerde bulundu:
SIKLIK KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞEBİLİR
Panik atak kaygı bozukluğudur. Kaygı bozuklukları içinde en sık görünenlerden biridir. Kaygı korku hali olarak söyleyebiliriz. Buna tabi bedensel belirtilerde eşlik ediyor çok şiddetli bir biçimde. Panik atak şiddeti ve sıklığı kişiden kişiye değişebilir. Bazı kişilerde şiddeti bayılmaya kadar varabilir. Buna baş dönmesi kalpte çarpıntı, titreme gibi belirtilerde gösterilir.
“DÜŞÜNME BİÇİMİ ATAĞI ŞİDDETLENDİRİR”
Panik atağı her şey tetikleyebilir eş ile arkadaş ile olan tartışmalar bile panik atağı tetikleyebilir. İlla bir tartışma olması gerekmez bu bir örnektir kendi kendine sponten olarak da gelişebilir. Kişi kendi düşünme biçimiyle bu panik atağı şiddetlendirebilir.
“KİŞİ YARDIM ALAMAYACAĞINI ANLADIĞI DURUMLARDA ATAK GEÇİREBİLİR”
Kişiden kişiye değişen biçimde tetiklenebilir, kimi kişilerde hiçbir neden yokken tetiklenebilir bazılarında tartışma ve korku durumlarında da yaşanabilir. Kapalı alan korkusu kaygı altında yer alan başka bir özelliktir ama o tür durumlarda köprüden geçerken, AVM’de alışveriş yaparken, asansörde kişi yardım alamayacağını düşünüp korkup atak geçirebilir. Buna biz Agorafobi diyoruz. Yardım alamayacağı düşündüğü ortamlarda kişi atak geçirebilir.
AGORAFOBİ NEDİR?
Belirli yerleri ve durumları atak geçirmekle ilişkilendirmeye başlayabilirsiniz. Bir diğer atağı önlemek amacıyla daha önceki atakların meydana geldiği yerlerde bulunmaktan kaçınabilirsiniz. Ama bu günlük hayatınıza gittikçe daha fazla kısıtlama getirmeye başlar ve atak geçirmeniz halinde yardım alamayacağınızı düşünerek evde yalnız kalmaktan, hemen kaçılamayacak sinema, asansör gibi kapalı yerlere girmekten, tek başınıza sokağa çıkmaktan kaçınır hale gelebilirsiniz.
KADINLARDA GÖRÜLME ORANI DAHA FAZLADIR
Panik atağın kimlerde daha çok görülebileceği araştırmaları vardır. Belli bir yaş aralığı verilebilir fakat kadınlarda daha çok görülmektedir. Bunun da genel bir sebebi yoktur uygulamalarda kadınlarda daha çok görüldüğü gözlemlenmiştir. Panik atak herkeste görülebilir. Ancak daha çok verici, mükemmeliyetçi veya kontrolcü kişilerde daha fazladır.
PANİK ATAKTA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Panik atakta en etkili yöntem bilişsel davranış terapisidir. Hastaya terapi sırasında gerek duyulursa ilaç kullanımına yönlendirilir. Bu ataklardan kurtulmak isteyen bir kişinin mutlaka terapiye başvurması ve düzenli olarak tedaviye cevap vermesi beklenir. Tek başına ilaç ya da tek başına psikoterapi yerine her ikisinin birden uygulanması başarıyı artırıyor. İlaç tedavilerinde sakinleştirici değil, düzenleyici (antidepresan gibi) ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar sinir sisteminin çalışmasını düzenler. Değerlendirmeler sırasında çok şiddetli, hastanın atağa engel olamadığı ve kişinin sosyal hayatını etkileyen bir noktaya gelmişse mutlaka bir psikiyatristten yardım alınmalı.
PANİK ATAK TEDAVİ EDİLMEZSE…
Tedavinin reddedildiği durumda kişinin iş yaşamına, sosyal aktivitelerine zarar verir. Kişi içine kapanır, kendini güvende hissetmek için yabancı hiçbir ortama girmek istemez ve dışarıdaki hayatın dışında kalır. İlk başta belirtiler birer histen ibarettir. Kişi kalbinin çarptığı hissini yaşar. Bu durumu gerçek olarak algılar. Zaman içinde bu belirtiler hissin ötesine geçer ve gerçekte de yaşanmaya başlanır.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Kaynak: AjansHaber