Atakan Yakıcı: “Pandemi yaratıcılığımızı besledi”
Yenilikçi ve özgün tasarımlarıyla sık sık adından söz ettiren Atakan Yakıcı, pandemi süresinde, reklam sektöründe görünür değişimler olduğunu, pandeminin yaratıcılıklarını beslediğini söyledi. Covid’in Türkiye’de ilk çıktığı zamanlar çeşitli projeler ve tasarımlara imzasını atan Yakıcı, devam eden salgın sürecinde de tasarımlarıyla farkındalık yaratmaya, düşündürmeye devam ediyor.
Pandemi ve sanatı nasıl bağlıyorsunuz?
21. Yüzyılda yaşanan birçok felaketten biri olarak ele alabiliriz pandemiyi. Ancak diğer her şeyden ayıran Dünya'nın bir ucundaki insandan diğer ucundaki insana kadar herkesi etkilemesi diyebiliriz. İnsanların hayatlarında ilk kez böyle bir şey yaşıyor olması herkesin farklı refleksler göstermesine sebep oldu. Uzun bir süre sosyal hayatımızdan tamamen uzak kaldık ve hala daha tamamen sosyal hayatımızı yaşadığımız söylenemez. Tabii ki bu toplum bilinciyle benim de dikkat ettiğim bir durum. Ancak bu krizi kendi meslek hayatım açısından fırsata çevirdiğimi söyleyebilirim. Ortaya Pandemi dolayısıyla çıkan vaktimde tasarım ve sanat ile Covid dönemini birleştirdim. Bunu yapıyor olmam bile daha özgün ve yaratıcı fikirlere sevk etti. Yaratıcılık ile özgünlük bir araya gelince de farlılık kaçınılmaz oluyor.
Pandemi sanatı nasıl olumlu etkiledi?
Dediğim gibi pandemi süreci hayatımızda ilk kez şahit olduğumuz ve umarım son kez de şahit olacağımız bir durum. Ancak afallamanın ardından içinde ortaya çıkarabileceğimiz birçok fikir olduğunu gözlemledik. Pandemide insanların bir zincirin halkası gibi birbirine ne kadar bağlı olduğunu, hiçbirimizin diğerinden farkı olmadığını bir kere daha gördük. Bu durum tasarımlarda birlik ve beraberliği temsil eden, yansıtan görseller kullanmamıza sebep oldu. Sanatsal açıdan da bakmamız gerekirse; sanat doğası gereği eleştireldir. Ancak buna rağmen sanat hayatin içindedir ve hatta kendisidir. Pandemi sürecini insanlara daha iyi anlatmak için sanatsal gözler çok önemli oldu ve olmaya devam edecek. Çünkü durumun içine sanat girince daha çarpıcı ve gerçekçi bir anlatım ortaya çıkıyor. İçinde bulunduğumuz süreci bu kadar gerçekçi anlatmak toplumsal bir korkuya pek alâ itebilir. Ancak bunu sanatsal anlatımla yaptığımız zaman korkudan ziyade insanlarda daha çok kıssadan hisseye sebep oluyor. İnsanlar korkmak yerine bireysel ve toplumsal olarak bu süreçte yaptıkları hataları ya da dikkat etmeleri gereken durumları daha iyi görebiliyorlar.
Toplum olarak umuyorum durumun ciddiyetini daha iyi kavrar ve sorumluluklarımızı hafife almayız. Sonuçta tasarım da sanat da insanlar için, toplum için var. Bu süreçten sonra Dünyanın ve içindeki güzelliklerin değerini daha iyi anlayacağımızı umuyorum. Durum böyle olursa da biz güzellikler üzerine yaratıcılığımızı kullanmaktan büyük zevk alırız.
Pandemi ile alakalı bir çalışmanıza örnek verebilir misiniz?