Tüp Bebek Tedavisinde Cinsiyet Seçimi

Tüp bebek tedavisinde yeni bir yöntem sayılan transfer öncesi PGT (Preimplantasyon Genetik Tanı) ile artık çiftler, kendilerinden daha emin bir şekilde, sağlıklı bebek sahibi olabiliyorlar. Tüp bebek tedavisi sırasında kadından alınan yumurtaların ve erkekten alınan spermlerin döllenmesi sonucu elde edilen embriyolardan alınan hücre örneklemesi ile gerçekleştirilen genetik tanı süreci sonrasında, seçilen embriyolar, anne rahmine yerleştirilmeden önce birçok kalıtsal ve kromozomal hastalığa karşı test edilmiş oluyor. Bu şekilde, birçok genetik hastalık engellenebiliyor, hem de tüp bebekte cinsiyet belirleme işlemi yapılabiliyor.

Döllenmiş yumurta ile elde edilen embriyo, anne karnına yerleştirilmeden önce, cinsiyetini belirlemek, günümüz teknolojisinde mümkündür. Kıbrıs’ta tüm tüp bebek uygulamalarında, istendiği takdirde tüp bebekte cinsiyet seçimi de yapılabilir.

Türkiye’de ve pek çok ülkede yasak olan cinsiyet seçimi, Tıp dünyasında hala tartışma konusu olmakta, doğacak çocuğun cinsiyetini seçmenin etik olup olmadığı tartışılmaktadır. Ancak, özellikle ilk iki çocuklarının cinsiyetleri aynı olan aileler, daha doğru bir aile planlaması yapabilmek adına, üçüncü çocuğun cinsiyetinin farklı olması talebinde bulunabilirler. Bu hem dünya nüfusu için, hem de ailenin gelecek planları ile büyük önem taşımaktadır.

Aile planlamasını bir kenara bırakırsak, ailelerin, doğacak bebeklerinin genetik sağlığından emin olmak istemeleri de en doğal hakları olmaktadır. Böylece, özellikle 35 yaşın üzerindeki anneler, amniyosentez korkusundan uzak, daha huzurlu bir gebelik geçirmektedirler.

Farklı kültürlerde farklı cinsiyetlerin tercih edilmesi sebebi ile ülkelerdeki nüfus oranları dengesini kaybetse de, dünya genelinde ortalamanın bozulmayacağı iddiasını savunulmaktadır. Özellikle de, bir kız ve bir erkek çocuğu olan çiftlerin başka çocuk yapma ihtiyacı duymayacakları için dünya ve ülke nüfusunda denge sorunu olmayacağını düşünülmektedir.