6 yıl önce
Günümüzde halen cinselliği yaşamak da konuşmak da tabu olarak sayılmaktadır. Özellikle de din olgusunun yoğun olarak yaşandığı bölgelerde cinsellik ayıp ve utanılacak bir olay olarak algılanmaktadır. Bu nedenle özellikle kadınlar üzerinde bu konu ile ilgili baskı da oldukça fazladır. Kadınların cinsellik konusunda toplum baskısı altında yaşamaları onları hem psikolojik hem de fizyolojik olarak olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye gibi kapalı toplumlarda cinselliğin evlilikten sonra yaşanması gerektiği görüşü; kızlık zarı tamiri gibi bir operasyon sürecini açığa çıkarmıştır.
Kızlık zarı (tıp literatüründe hymen), vajina girişinde mukoza kıvamındaki kıvrımlı yapıya verilen isimdir. Kızlık zarının varlığı fizyolojik olarak herhangi bir etkisi kanıtlanmamıştır ancak sosyolojik olarak önemi büyüktür. İlk cinsel ilişki sırasında kızlık zarının deformasyona uğraması beraberinde kanamayı de getirmektedir. Bu durumda ilk cinsel deneyim yaşandığı tescillenmektedir. Bütün bunlarla birlikte bugün birçok kadında kızlık zarı gevşek ya da hiç bulunmamaktadır. Kadınların büyük bir çoğunluğu düğün gecelerinden önce kızlık zarı dikimi uygulamasına başvurmaktadır.
Kızlık zarı dikimi geçici ve kalıcı yöntemler olarak iki türde yapılmaktadır. Geçici yöntem düğün gecesinden yaklaşık 1 hafta önce uygulanmakta; kalıcı yöntem ise daha ciddi bir uygulama olup 3 – 4 ay boyunca cinsel ilişkiye girilmemesi ile birlikte kalıcılığını sürdürmektedir. Kadın doğum ve jinekoloji uzmanlarının gerçekleştirdiği bu uygulamada hasta mahremiyetine özellikle dikkat edilmektedir.
Gerek kızlık zarı dikimi ya da vajina beyazlatma gibi estetik uygulamalarda gerekse kürtaj ya da obstetri gibi fonksiyonel uygulamalarda doktor seçimi özenle yapılmalıdır. Özellikle kürtaj uygulaması riskleri olan bir uygulama olmakla birlikte uygulama sonrası süreçte de kontrollerin aksatılmaması gerekmektedir. İstanbul kürtaj, kızlık zarı dikimi ve genital estetik uygulamalarının yüksek oranda gerçekleştirildiği bir bölgedir.