8 yıl önce
Dünya medyasına Suriye ve Irak’tan dünyaya yayılan IŞİD’e dair her gün binlerce haber, analiz, yorum, çözüm önerisi akıyor. Ancak Rusya’nın, ABD öncülüğündeki koalisyonun ya da Suriye ordusu ve YPG gibi güçlerin saldırılarının etkili düzeyde devam etmesi halinde, Suriye ve Irak’taki on binlerce cihatçıya ne olacağı, nereye gidecekleri bilinmezliğini koruyor.
SÜNNİSTAN MI KURULACAK?
IŞİD ile ilgili bir belgesel hazırlayan Yarub Ğırbek’e göre “Cihatçılar nereye gidecek sorusunun hala cevabı yok.” Sabit Muhammed ise, “Cihatçıların vekalet savaşına sahne olacak başka yerlere taşınabileceğini” söylüyor.
Batı medyasında bu soruyu irdeleyen az sayıdaki yazıda ‘Sünnistan kurulabileceği’ önerileri göze çarpıyor.
Bir tarafta IŞİD’in de bir unsuru olduğu vekalet savaşına taraf ülkeler, IŞİD ile etkili mücadele yöntemlerini tartışırken diğer taraftan Suriye içinde Rusya’nın da dahil olduğu askeri süreç devam ediyor. Suriye ordusu ve Rusya’nın hava saldırıları sahada IŞİD dahil onlarca silahlı grubu yer değiştirmeye zorlayan yeni şartları tetikliyor. Her ne kadar birçok ülke cihatçı yapı olarak IŞİD’i hedef alsa da, Nusra Cephesi başta olmak üzere El Kaide ideolojisine sahip örgütler içinde de binlerce militan bulunuyor.
‘IŞİD’İN MİLİTAN SAYISI 150 BİNDEN FAZLA’
Radikal cihatçı örgütlerin ideolojik kökenlerinin çok eski olduğunu hatırlatan Suriyeli askeri analist Sabit Muhammed’e göre IŞİD, Afganistan’daki El Kaide’den doğan onlarca yeni örgütten biri. Ümmet anlayışı ve hilafet devleti hedefi ile hareket eden IŞİD, ABD’nin Irak işgalinin ardından dağılan Irak ordusu subayları ve Sovyet ordusunda görev yapmış eski askerler sayesinde gelişti.
IŞİD içindeki militanların bir kısmının Afganistan ve Irak savaşlarından deneyimli olduklarını hatırlatan Muhammed, “Irak ve Suriye’de IŞİD içindeki militan sayısı 150 ile 200 bin arasında” dedi.
Bazı ülkeler IŞİD’in militan sayısına dair veriler açıkladı. Son olarak Rusya, 30 bini Irak’ta 50 bini Suriye’de olmak üzere 80 bin militan olduğunu duyurdu. Ancak Suriye içinde yapılan değerlendirmelerde ‘IŞİD’e biat eden ve ayrılan gruplarla birlikte militan sayısının sürekli değiştiği’ savunuluyor. Yine Irak ve Suriye’de örgüte destek veren aşiretlerin duyurulan militan sayısına dahil olup olmadıkları bilinmiyor. IŞİD ile zaman zaman çatışsa da aynı zeminden beslenen Nusra Cephesi gibi örgütlerin militanları ile birlikte, Irak ve Suriye’deki cihatçı militan sayısının 100 binden fazla olduğu öne sürülüyor.
‘PETROLDEN BÜYÜK GELİR ELDE EDİYOR’
Petrol satışının IŞİD’e büyük miktarlarda gelir sağladığını belirten Muhammed, “Türkiye-Suriye sınırı savaşın başından itibaren açık. IŞİD Suriye ve Irak’tan çaldığı petrol, tarihi eser, nadir elyazmaları, araştırma merkezlerindeki gereçler, fabrikalar, depolar, organ ticareti gibi gelir getiren ticareti Türkiye, Lübnan gibi ülkeler ve uluslararası kaçakçılık şebekeleri üzerinden diğer ülkelere yapıyor” dedi.
Ancak Muhammed, petrol dahil örgütün ticaretten sağladığı gelirin tek başına yetersiz olduğunu savundu. “Suudi Arabistan, Katar ve bazı Körfez ülkeleri örgüte büyük miktarlarda para ve silah yardımında bulunuyor” diye konuşan Muhammed, şunları söyledi:
— Örgütün elinde 45 binden fazla arazi aracı ve Toyota var.
— Örgüt Suriye’de bir militana ortalama aylık 1200 dolar, yabancı militana 2500 dolar, intihar bombacısına ise 5 bin dolar maaş ödüyor. Örgüt içindeki üst düzey komutanların maaşları ortalama militan maaşından yüksek.
— Silah, kontrol ettiği bölgelerde militanlarının yiyecek gibi ihtiyaçları da düşünüldüğünde örgütün aylık harcaması milyar dolarları bulan rakamlara ulaşıyor.
‘SUUDİ ARABİSTAN VE KATAR’DAN BÜYÜK DESTEK’
Örgütün elinde tanksavarlardan makineli tüfeğe kadar çeşitli silahlar bulunduğunu anlatan Muhammed, “IŞİD bunların bir kısmını Irak ve Suriye ordularından ele geçirdi ancak Ukrayna ve Libya’da piyasada yüzbinlerce silah var. Bu silahlar, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler üzerinden IŞİD’e ulaştırılıyor. Bu silahların parasını kim ödüyor?” dedi.
Muhammed, “On binlerce cihatçı nereye gidecek” sorusunun cevabının henüz olmadığını söyledi. Muhammed’e göre, “Cihatçıları fikirle, parayla, silahla besleyen ülkeler var. IŞİD, ABD dahil çeşitli ülkeler tarafından yeni vekalet savaşları için Yemen, Mısır-Sina, Libya ve Kuzey Afrika gibi bölgelere gönderilebilir.”
‘TEK CİHATÇI IŞİD DEĞİL’
IŞİD ile ilgili bir belgesel hazırlayan gazeteci Yarub Ğırbek’e göre dünya basınının sadece IŞİD üzerine yoğunlaşması tehlikenin boyutlarının görülememesine sebep oluyor.
“Bütün dünya IŞİD’i konuşuyor ancak bir terörist askerin kalbini yerken IŞİD yoktu. Şimdi IŞİD var ancak tek cihatçı olan, radikal olan IŞİD değil” diyen Ğırbek’e göre cihatçılarla mücadelenin çok boyutlu yürütülmesi gerekiyor.
IŞİD’in askeri yetenekten müteşekkil bir yapı gibi düşünülmemesi gerektiğini savunan Ğırbek, “IŞİD dini fikirlerden besleniyor ve ideolojisini dini temel alarak çok iyi anlatıyor. Teknolojiyi, toplum psikolojisini çok iyi kullanıyor, hızlı taktik değiştiriyor. Şimdilik tek mücadele yolu vurmak ancak bu yeterli değil, gerçek mücadele gerek ve bu çok zor” dedi.
Örgütün hedef aldığı yerlerde korku yaratıp bundan beslendiklerini anlatan Ğırbek’e göre IŞİD, El Kaide zemininden doğmuş olsa da örgüt olarak El Kaide’den farklı ve yeni bir oluşum.
‘KARA OPERASYONU OLMADAN TEMİZLENEMEZ’
Örgütle askeri mücadelenin de çok zor olduğunu savunan Ğırbek, “ABD, Rusya ve diğerleri Rakka’da IŞİD merkezlerini vurdular. Saldırılardan sonra IŞİD kontrol noktalarından çekilip şehir içine dağıldı. Mesela, 5-6 daireli bir binada 2-3 daireye yerleşti, halkın içindeler. Kara operasyonu olmadan Rakka IŞİD’den temizlenemez. Ayrıca IŞİD gibi örgütler yüzünden bir pazar oluştu. Kendi grubundan memnun olmayanlar IŞİD’in maaşları, şartları daha iyi diye gidip ona katılıyor. Bu pazardan Suriye içinde ve dışında faydalanan geniş bir kesim var. Bu yüzden cihatçılara ne olacak, yarın ne olacak? Ucu açık…” dedi.
IŞİD TÜM DÜNYAYA YAYILDI
IŞİD ile mücadeleye dair değerlendirmelerde Suriye-Rakka ve Irak-Musul öne çıkıyor. Örgütün merkezleri bu bölgeler olsa da örgütün buralardan temizlenmesinin yetersiz kalacağını gösteren onlarca soru hala cevapsız. Örneğin;
— Suriye ve Irak’taki IŞİD militanlarının ve destekçisi aşiretlerin tamamının yok edilmesi mi planlanıyor?
— Suriye ve Irak’a çeşitli ülkelerden aileleri ile gelip yerleşen militanlar öldürülse bile ailelerine ne olacak?
— Örgütün yayınladığı görüntülerin bir kısmında çocuk askerler, infazcılar ve çocuk eğitim kampları görülüyor. Bu çocuklara ne olacak?
— Her bir militanın, mesela bir Fransız ile bir Suudi cihatçının örgüte katılımına uzanan süreç ve motivasyonları birbirlerinden farklı. Bu şartları ortadan kaldırmakla yükümlü ülkeler örgütü ne kadar tanıyor?
— Afrika, Mısır, Libya gibi ülkelerdeki radikal gruplar bulundukları yerlerden ayrılmadan, biat ederek IŞİD’e katılabiliyor. Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı etkili mücadele gerçekleştirilse bile örgütün uzantılarının birçok bölgeye yayılmış olduğu söylenebilir. Yine örgüt içinde bir süre kalıp ülkesine dönen çok sayıda cihatçı var.
— IŞİD’e dair analizlerde Afganistan ve Irak’taki kaos vurgusu öne çıkıyor. Bu 2 ülkenin bakiyesi IŞİD ise, Libya dahil olmak üzere bölgede devam eden yıkım ve kaosun yaratacağı yeni radikal yapılanmalara karşı tedbirler var mı?
Sorular çoğaltılabilir elbette…
ABD SALDIRILARI SÜRERKEN CİHATÇILAR ZENGİNLEŞTİ
ABD ve Batı bloku Suriye’de cihatçıların varlığına ikna olduğunda sahadaki cihatçılar ciddi askeri kazanımlar elde etmiş, aynı safta savaştıkları gruplarla çeşitli sebeplerle ayrılma noktasına bile gelmişlerdi ve nihayetinde IŞİD hilafetini ilan etti. Ancak cihatçıların varlığının kabul edilmesi sancılı yeni bir sürecin başlangıcı oldu.
Radikallerle nasıl mücadele edilecek? Bu tartışmayla birlikte başlayan ABD öncülüğündeki koalisyonun saldırıları devam ederken, IŞİD başta olmak cihatçı ideolojiye sahip örgütler Suriye ve Irak’ta toprak kazanmaya ve zenginleşmeye devam etti. Suriye ve Irak’tan taşan tehdit IŞİD’in Paris saldırıları ile batıda da hissedilir oldu. Sahada da Rusya’nın hava saldırıları IŞİD’e karşı nispeten etkili olsa da, vekalet savaşına taraf ülkeler henüz mutabık kaldıkları bir mücadele programı ortaya koymuş değil.
Suriye ve Irak kadar bölgeyi ve bütün dünyayı ilgilendiren en önemli soruların ilki henüz dünya gündeminde değil. 100 binden fazla cihatçı nereye gidecek?